29 Ocak 2011 Cumartesi

Etiketi Kaldır

 Yatağa uzanmış, babasının ona yeni satın aldığı küçük dizüstü bilgisayarıyla internetin maksimum keyfini çıkarıyordu. Facebook'ta kız arkadaşlarının fotoğraflarına "çk tatlısn şekrm""ay o senn tatlılığn bebişm" şeklinde ki yorumlar yapmaktan tutun, youtube'dan son çıkan popçuların kliplerini izlemeye kadar, sıradan bir Türk kızının internette yapabileceği herşeyi yapıyordu. Keyifli olduğu her halinden belliydi. Bense, bir masaüstü bilgisayarı insanı olarak, onun hemen sağ çaprazında, arşivime yeni indirdiğim old school diye tabir edilen şarkıları dosyalama işiyle meşguldüm. Arada bir hatırladığım şarkıları açıyor, çalma listesini karışığa alıp yeni parçalar keşfetmeye uğraşıyordum. Ama youtube'dan takıla takıla ilerleyen bilimum Serdar Ortaç ve benzeri insanların şarkıları bu zevkimin içine ediyordu. Dayanamayıp "Bebeğim, istersen şarkıyı önce pauslayıp dolmasını bekle, takılmadan dinle bari. Zaten müzik adı altında dinlediğin şeylere anlam veremiyorum, bari takıla takıla iyice işkenceye dönüştürme şu olayı.."  diyerek uyardım güzel kız arkadaşımı. Bi' iki saniye cevap gelmedi. Sonra aniden "Efendim aşkım, anlamadım?" dedi. Bilgisayarın başından kalkıp hiç bi'şey söylemeden yanına uzandım. "Seni diyorum, çok özledim diyorum, biraz sarılıp öpebilir miyim acaba diyorum" dedim. Yaaa maaa ık mık derken boynuna bi buse kondurdum. Telaşlı ve heyecanlı bi' ses tonuyla bir anda lafa girdi; "Aaa bi'tanem bak Caner bizi bi' resimde etiketlemiş!" dedi. "Aç bakiyim" dedim. Sevdiceğim o güzel parmaklarıyla resme tıklayıp açtığında başımdan aşşaa kaynar sular boşalmıştı. İlk bakışta sayısını belirleyemeyeceğim kadar çok ve çeşitli renklere boyanmış onlarca civcivle karşı karşıyaydım. "Bu ne lan? Ne ki bu şimdi? Amaç nedir bunda?" diye saçma sorular sorabildim sadece. "Ayyy çok tatlılar di miiii?" dedi."Tatlılar da, benim ve tanımadığım bi sürü insanın ismi maus imlecini üstlerine götürünce niye çıkıyor ki bunların üstünde?" dedim. "Yaa ne kadar kabasın. Çocuk etiketlemiş işte bizi çok sevimli bence." diyerek üsteledi. Caner Buse'yle yaşamaya başladığım ilişkiyle birlikte hayatıma giren birçok isimden sadece biriydi. İkili muhabbetimiz vardı ama Buse'yle aynı ortamda bulunmadıkça hayatta arayıp ta "Nabıyosun moruk, görüşelim yaa" diyeceğim bi insan değildi. Sokakta görsem işim olmazdı. Sakin ve emin adımlarla yataktan kalkıp kapıya doğru yöneldim. "Nereye gidiyosun?" diye sordu Buse."Su içip gelicem bebeğim" diyerek geçiştirdim. Masanın üzerindeki telefonumu da çaktırmadan yanıma alıp salona yöneldim.

                                                                                
"Ekranı çok küçük hacı" geyiğine maruz kalan

    Salonun ışığını hiç açmadan telefon rehberinden Caner'in ismini bulup arama tuşuna bastım. Bant kaydında ki kadın az bir bakiyemin kaldığını, ama buna rağmen telefonumun bağlanacağını söylerek beni uyarmaya çalışır çalışmaz no'ya basıp tekrar Caner'i aradım. Bi'kaç kez çaldıktan sonra Caner telefonu açtı. "Aloooo, kanka naaaaber yaa? Hayırdır akşam akşam?" diye, olağanca yavşaklığıyla cevapladı telefonu. "Hayırdır hayır." dedim. "N'apıyosun Caner, hayat nasıl gidiyo'?" diye de ekledim. "İyi yaa nabiim kanka, Sevdalarla bi kafede oturuyoruz nargile falan işte, sen nabıyosun?" dedi. "İyi nabim, Buseyle evdeydik işte biz de öyle" diyerek geçiştirdim sorusunu. Buse'yle aynı evde bulunmamdan mütevellit yavşakça espriler yapmasına izin vermeden hemen konuya girdim. "Bizi etiketlemişsin feysbukta bi resimde, hayırdır moruk?" diye sordum. "Ne resmi kanka o yaa?" dedikten sonra bi'kaç saniye karşılıklı sustuk. "Heaa civcili resmi diyosun hacı sen" dedi. "He a.mına koyim he civcivli resmi diyorum!" dedim. Sinir katsayım artıyordu. "Nası ama, çok şekerler di mi, herkesi etiketledim bi' de, yorum yapsanıza kanka o resme Buse'yle" dedi. "Buse çoktan yapmıştır yorumunu sen yorma kafanı da, benim ne işim var lan o resimde, sen bana bunu açıkla" diyerek sertlik seviyemi arttırdım. "Niye hacı yaaa, ne güzel maksat muhabbet olsun işte, beğenmedin mi, sert çıktın sanki ehehe.." diyerek, tüm o sevimsiz enerjisi ve pozitifliğiyle cevapladı beni. Yumruğumu sıkıp dilimi dişlerimin arasında katlayıp bi iki saniye sinir krizi geçirdim. Caner telefonda "alo alo, orda mısın?" diye çırpınadursun, sakinleşmeye çalışıp lafa girdim. "O'lum bak ben böyle şeylerden hoşlanmam, benim bi' tarzım var. Civcivli resim neyin nesi lan şerefsiz piç!" diye haykırdım telefonda. "Oziiii, sakin ol kanka bak çok büyütüyosun yakışmıyo sana. N'oolmuş yani alt tarafı civciv işte, utanma yani böyle şeylerden.." diyerek sakinliğini ve pozitifliğini korumaya devam etti. İyice uyuz olmaya başlamıştım. "Yaaa s.ktirgit, kaldırıyorum etiketi o resimden, bi' daha da böyle saçma şeylere beni katma, s.kerim senin belanı bak şimdiden söylüyorum" diyip telefonu yüzüne kapattım ibnenin...

                                                                               
Bunun mantıklı bi açıklaması olamaz

    Tam salondan çıkmış, çaktırmadan odaya döneceken koridorun başında, ellerini beline koymuş bir halde durduğu yerden bana bakan Buse'yle karşılaştım."N'ooldu hayatım? Bi' sorun mu var?" diye sordum. Telefon konuşmama kulak misafiri olduğu çok belliydi. Aptala yatmam daha da kızdırmış olabilirdi kendisini. Sinirli genç kız pozunu hiç bozmadan "Bu neydi Ozan şimdi?" diye sordu. "Ebenin .mıydı" demek geldi içimden, ama diyemedim. "Ne neydi aşkım?" diye salak gibi, aptal gibi soruya soruyla cevap verdim. O an ki yüz ifademi fotoğraflayıp bana gösterseler, eminim kendimden tiksinirdim. "Bırak şimdi, bilmiyomuş gibi yapma. Bi' resim yüzünden çocuğun kalbini kırdın. Ara şimdi özür dile" dedi. İyice çıkmaza girmiştim. Çaresiz bir erkek arkadaş rolünü oynuyordum istemeden. Hem suçlu hem de güçlüydüm. O halde güçlü kollarımla neden sevdiceğime sarılıp bu tatsızlığı burada noktalamıyorum diyerek Buse'ye sarılmak için hamle yaptım. Ben hamlemi yapar yapmaz kendini geri çekip, "I-ıh, arayıp özür dileyene kadar konuşmuyorum senle" dedi. İnanın dostlarım, o Caner ibnesi o an yakınımda bi'yerlerde olsaydı, o rengarenk boyanmış civcivleri tek tek g.tüne sokardım, yapardım bunu. Ama bunun yerine, ilişkimi kaybetmemek için alttan alarak, "Tamam yavrum haklısın eşşeklik ettim, ararım yarın gün içinde falan.." diyerek biraz olsun konuyu ortamdan uzaklaştırmaya çalıştım, lakin yemedi. "Hayır hemen şimi arıcaksın" diye üstüme geldi Buse. "Yaa yavrum şu an çok sinirliyim konuşamayabilirim, yarın sakin kafayla ariyim işte hem daha iyi olur" diye çabaladıysam da olmadı. Her konuda haklı çıkmayı becerebilen ısrarcı kız arkadaş karşısında çaresiz bir erkek durumundaydım. "Temem yeeaa" diyip tekrar telefonumdan Caner'in numarasını yesledim. Telefon çaladursun, diğer elimde ahizesini kapatarak Buse'ye döndüm, "Yaa yavrum yanımda durma bari konuşurken, rahat konuşamam bak" dedim. "Olmaz hiç biyere gitmiyorum, dinlicem seni" dedi. O an, hızlıca ilişkimi gözden geçirdim. "Lan" dedim, "Kim ki bu insanlar, bi' kızla beraber ansızın hayatıma girdiler. Bu da yetmezmiş gibi mora maviye falan boyanmış civcivler yüzünden lavuğun tekinden özür diliyorum üstüne üstlük, napıyorum lan ben" gibi düşüncelere daldım. Tam bu esnada telefondan Caner i.nesinin sesi geldi. "Efendim" diyordu kırılgan bi ses tonuyla. Pozitif enerjisi gitmiş, yerini üzgün bir ruh hali almış gibiydi. Düşünceler aklımda şimşek gibi çakmaya başladı. Kıçı kırık bi' kız istiyor diye uyuz bi' heriften özür dilemeyi kabullenemiyordum. En sonunda ne olacaksa olsun lan deyip başladım telefonda Caner'e giydirmeye. "O'lum sen ibnemisin lan? Hiç üşenmeden civciv resminde etiketliyorsun beni. Ne hakla yapıyorsun lan bunu. Hem ben iflah olmaz bir hayvanseverim, bilmiyor musun bunu? Her ne kadar şiddete yönelik metal ve gangsta rap müzikleri dinliyosam da, çeşitlere renklere boyanarak eziyet edilen civcivlere acıyacak ve onlar için üzülecek biriyim ben. Beni bu zulüme ve rezilliğie internet yoluyla alet etmeye hakkın yok, s.ktirgit şimdi gözüm görmesin bi' daha seni" diyerek telefonu bi'kez daha yüzüne kapattım Caner'in. Arkamı döndüm. Buse yaşlı gözlerle bana bakıyordu. "Hayvansın sen, pislik, çekil dokunma bana, bu ilişki burda bitmiştir!" diyip ağlayarak odaya koştu. Resmen boyalı civcivler yüzünden bir ilişkini sonuna gelmiştim. "Lan ne halin varsa gör, zaten çok farklı kafalardaydık senle, sırf güzel ve seksi bi kız olduğun için takılıyodum senle" dedim bi' sinirle. İyice sıçmıştım sanırım. Ama bi' yerde de haklı olduğumu düşünüyodum. Çok hızlı hareketlerle montunu giyip çantasını aldı. Elleri titriyordu. Evin kapısına gelip ayakkabılarını giydi ve çıkmadan önce "Bi daha beni arama, terbiyesiz pislik" deyip kapıyı vurarak ortamı terketti.


    İki tane peşpeşe sigaradan sonra sinirim biraz yatışmış gibiydi. Salonda on dakika kadar hiç bi'şey yapmadan öylece oturmuştum. Montumu giyip evden çıktım. karşıdaki tekelden iki bira alıp eve döndüm. Odaya geldiğimde yatağın üzerinde açık duran dizüstü bilgisayarı gördüm. O aceleyle unutuvermişti. Feybuku bile açıktı. Çıkış yapıp kendiminkini açtım. Civcivli resmi bulup "remove tag"yaptım. Feysbuku ingilizce kullanıyordum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder