14 Şubat 2011 Pazartesi

Midem ağrıyor

Benim bu odadan çıkmam lazım. Bu oda beni bitiren yer. Daha doğrusu, bi'şeylere başlamamı engelleyen yer. Çok fazla detayı var, ama hepsi değersiz. Masanın üstü tepeleme sigarayla dolu bir küllüğe ev sahipliği yapıyor. Yarısına kadar dolu bir parfüm şişesi, taş kesilmiş yemek artıklarıyla bir tabak ve çatal. Loş bir ışıkla içeriyi aydınlatmaya çalışan yorgun bir masa lambası. Hiç bir zaman toplu olarak görülmemiş geniş ama rahatsız bir yer yatağı. Sağda solda anlamsızca karalanmış not kağıtları. Sigara kokusu sinmiş yaşlı perdeler. Tüm bunlar bu odada olmak zorunda mı? Ne işe yarıyorlar? Ben, bu odada olmak zorunda mıyım?

Son bi'kaç aydır çektiğim mide ağrıları tam o an tekrar baş göstermişti. Midemden berbat bir acı yükseliyor, tam kusacak gibi olduğumda azalıyordu. Ritmik aralıklarla bu acıyı çektim. Peşpeşe sigaralar yakıp okuduğum kitabı anlamaya çalışıyordum.  Ciğerlerim ve midem konuşabiliyor olsalardı eğer, büyük olasılıkla bana küfrediyor olacaklardı. Ansızın kitabı kapatıp bir kenara bıraktım. Uzandığım yatağımdan kalkarak açık haldeki bilgisayarın başına geçtim. İlgimi çekecek hiçbirşey bulamıyordum. Herhangi bir duygunun yoğunluğunu hissedemiyordum. Ne can sıkıntısı ne de başkası. Sadece yalnızlık vardı bu odada ve midem ağrıyordu, hem de çok ağrıyordu. Bi'kaç saniye parmağımdaki yara izine baktım. Fazla dikkat çekmeyen bir çizikti ve yıllardır benimle birlikteydi. Nasıl olduğunu hatırlamaya çalıştım. Çocukluk yıllarımdan kalma bir yaraydı. Aslında nasıl olduğu o an umrumda bile değildi. Sadece yapacak birşeyim yoktu, midem ağrıyordu.

7 Şubat 2011 Pazartesi

7'si Pazartesi

Sevilen değil, sevişilmek istenen olmaya uğraştık, ve en çok elimizi sevdik şu hayatta.

4 Şubat 2011 Cuma

4'ü Cuma

 Hani mahallede bisikleti olan çocuk vardır ya
 sürekli bisikletine binip gezer
 gıpta edersin
 sende bisiklet yoktur o sırada
 o bisikletli çocuktan bi tur almak için yapmadığın şey kalmaz

hayat o bisikletli orospu çocuuna benziyo sanki
 arada bi tur binip
 mutlu olabilmek için
 atmadığın takla kalmaz
 ama mutluluğun çok kısa sürer
 çünkü bisiklet senin değildir.